Sahillerdeki kumların beyazlığı göz kamaştırıyor.
1193 m yükseklikte, havası, doğası ve suyu tertemiz masmavi bir göl.
Dünyanın en derin ve en temiz göllerinden biri.
Yüksekte bulunması sebebiyle havada nem az, yaz sıcağında bile gölgeler doğal klimalı gibi Suyunda bulunan mineraller sebebiyle berraklığı, kumunun beyazlığı emsalsiz.
Göl suyu bol miktarda magnezyum içeriyor. Magnezyum göldeki bakteriler tarafından beyaz hidromanyezit mineraline dönüştürülüyor. Hidromanyezitli bakteri kolonileri bir araya gelerek stromotolitleri meydana getiriyor. Göldeki adaların ve bembeyaz kumların kaynağı bu kimya ve coğrafya bir yana, su seviyesi giderek azalan göl aslında zor durumda.
Umarım çevredeki yerleşimler tarafından suyunun kullanılmaması ve kirletilmemesi için gereken önlemler zamanında alınır ve bu güzellik kalıcı olur. Sakin sessiz günlerini yakalamak için havaların soğuduğu günleri seçsem de, çok sıcak yaz günlerinde doğal klimalı bir ortam sunan bu bölge Burdur sınırları içerisinde yer alıyor. Yeşilova ilçesine bağlı olan Salda’da kano, SUP, bisiklet, koşu, yüzme gibi farklı türde sporlara müsait olduğundan benim için ayrı bir çekim gücü var.
Arabayla İzmir’den Antalya’ya Denizli üzerinden giderken vaktim varsa kesinlikle Salda’ya uğrarım. Hiçbir şey yapamayacak kadar az vaktim olduğunda en azından fotoğraf çekerim. Göl çevresinde ateş yakmak, kamp yapmak yasak. Denetimlerin olmadığı dönemde epey deforme olan göl çevresi artık daha iyi korunuyor.
Maldiv’ler diye adlandırılan en beyaz kumsalına yaklaşık 1 yıldır araçla girmek de yasaklandı Çöp kutuları konuldu, yeme içme tuvalet gibi ihtiyaçlar için ahşap, sevimli kulübeler yapılıp işletilmeye başlandı. Çevresi iskana açılacak söylentileri olsa da henüz bir girişim olmadığı için böyle bir katliam kimin aklına gelir diye düşünüp gülüp geçiyorum.
Doğaya saygısı sevgisi son derece yüksek birisi olarak, her türlü şeye dikkat edip titiz davranarak gölün dört bir yanında kamp yaptığımı iç rahatlığıyla söyleyebilirim.
Göl çevresinde bisiklet turu, sularında kano ve SUP yapmadan, berrak tertemiz sularında yüzmeden, dolunayda çadırlı kamp yapmadan Salda’nın tadına vardım diyemezdim.
En çok sevdiğim yeri Doğanbaba Plajı ve arkasındaki çam ormanı. Plajdaki işletmeyi devralan ailenin güler yüzü, misafirperverliği nereden geliyor diye düşünürken Doğanbaba köyünün yerlileri olduğunu öğrenince güzel coğrafyalarda yasayan insanların ruhlarına bu güzelliklerin yansıdığını daha iyi anlamış oldum.
Doğanbaba adının, köyün tam karşısından doğan ay sebebiyle verildiğini düşünüyorum. Dolunayın ve yıldızların en güzel izlendiği plaj burası.
Gölde çok küçük balıklar, çevredeki ormanlarda tilki, çakal, domuz gibi hayvanlar var. Yaban ördeği, beyaz balıkçıl, sakarmeke, şahin, kerkenez, kuzgun, alakarga, saksağan, ispinoz, akkuyruk sallayan, karatavuk gibi yerleşik ve göçer kuşlara rastlamak mümkün.
Ocak ve şubat aylarında iyi kar alan Salda Kayak Merkezi gölü batıdan gören tepede yer alıyor. Çok büyük olmasa da yerinde düşünülmüş bir tesis.
Konaklama için pansiyon ve oteller var. Salda’dan Yeşilova tarafına giderken belediye halk plajı tarafında kamping alanı ve kısa dönem veya sezonluk kiralanabilen bungalovlar var. Sıkışık nizamda, çadır kent görünümündeki bu alanı çok yağmurlu günlerde birkaç kez kullanmıştım.
Gölün magnezyumlu suyu ve balçığa yakın kıvamdaki kıyı mili, cildi güzelleştiriyor denildiği için meraklıları tarafından cilt maskesi gibi kullanılıyor.
Salda’nın dört mevsim birbirinden öte güzelliği, doğallığı korunarak yaşatılmalı ve doğa sever tarafından mutlaka görülmeli.
instagram : dincersertkaya
facebook: dincersertkaya
www: www.dincersertkaya.com
photocredit: Dinçer Sertkaya